15 Eylül 2007 Cumartesi

Bedr-i Suğra

Ebu Süfyan, Uhud’dan ayrılırken: “Bir sene sonra Bedir’de buluşalım.” deyip meydan okumuş ve Allah Resûlü de, onun bu teklifini kabul etmiş...(1)
Ve ertesi sene tam vaktinde ordusuyla Bedr’e geldi. Fakat müşriklerden hiçbir ses yoktu. Efendimiz, orada bir-iki gün bekledi ve ardından Medine’ye döndü ki; buna İslâm tarihinde “Bedr-i Suğra” denir. Daha önceki Bedr’e benzer küçük bir zafer kazanılmış ve müşriklerin kalbine korku salınmıştı. Nuaym b. Mesûd, Allah Resûlü’ne gelip, Kureyş’in büyük bir ordu toparlayıp Bedr’e doğru gelmekte olduğunu söyleyerek Müslümanları korkutmak istemişti. Hâlbuki onun verdiği bu haber, sadece mü’minlerin îmanını artırmıştı. Kur’ân-ı Kerîm bu hâdiseden bahsederken şöyle der:

الَّذِينَ قَالَ لَهُمُ النَّاسُ إِنَّ النَّاسَ قَدْ جَمَعُواْ لَكُمْ فَاخْشَوْهُمْ فَزَادَهُمْ إِيمَاناً وَقَالُواْ حَسْبُنَا اللهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ

İnsanlar onlara: ‘Düşmanınız olan kimseler size karşı bir ordu topladılar, onlardan korkun.’ dediler. Bu onların îmanını artırdı da: ‘Allah bize yeter. O, ne güzel vekildir.’ dediler.” (Âl-i İmran, 3/173).

Bu ikinci Bedir’den de gayet itmi’nân içinde dönmüşlerdi ve çölde tekrar emniyet esintileri duyuluyordu. Artık, bir kere daha iyiden iyiye bütün kabilelerde, Allah Resûlü’nün emniyet atmosferi duyulmaya başlamıştı.

1 : İbn Hişam, Sîre, 3/100 vd. İbn Kesir, el-Bidaye, 4/43
Kaynak : Sonsuz Nur, İnsanlığın İftihar Tablosu, Cilt 2, M. Fethullah Gülen, Nil Yayınları, Mart 2005, Sayfa 282,
http://www.sonsuznur.net/index.php/content/view/456/40/

Hiç yorum yok: