9 Eylül 2007 Pazar

Bedevînin Titremesi

Mekke artık fethedilmişti.

Yüzlerde, gönüllerde sevinç vardı. Şehirde müstesna bir bayram havasının neşesi hâkimdi.

Bu sırada bir bedevînin Peygamberimizin yanına yaklaştığı görüldü. Bir peygamberin karşısında bulunmanın heyecan ve haşyeti altında bedevî tir tir titriyordu.

Durumu fark eden Resûl-i Kibriya,

"Ne oluyor sana? Kendine gelsene! Ben bir hükümdar değilim; ben, güneşte kurutulmuş et parçaları yiyerek geçinmiş olan Kureyşli bir kadının oğluyum." (1)
buyurdu.

Bu sözleriyle Peygamber Efendimiz, eşsiz bir tevâzu örneği veriyordu. O, hükümdar bir peygamber olmak ile kul bir peygamber olmak arasında muhayyer bırakıldığında da "kul bir peygamber" olmayı tercih etmişti. (2)

Gönül deryasında her zaman hâkim olan, tevâzu idi.

Resûl-i Kibriya'nın bu mübârek sözlerine muhattab olan bedevî, rahatlı ve titremesi geçti.

1 : İbn-i Kesir, c:3, s. 556
2 : Kadı İyaz, Şifa, c.1, s.262
Kaynak : Kainatın Efendisi, Peygamberimizin Hayatı - 2, Salih Suruç, Nesil Yayınları, 111. Baskı, Mart 2007, sayfa 516

Hiç yorum yok: