25 Nisan 2007 Çarşamba

Ve kalıcı yurt : Medine

Medine'de, daha önce benzerine rastlanmamış bir sevinç vardı; yüzlere tebessüm gelmişti 
ve Mekke'de yaşanılanları unutturmak istercesine Medine ufuklarında çocukların sesleri 
yankılanıyordu:

- İşte, Resûlullah gelmiş

diye bu sevinçlerini ifade ederken şu neşideleri seslendiriyorlardı:
- Ay doğdu üzerimize;

Senâ tepelerinden! Bizi hayra davet eden, aramızda kaldığı sürece şükür vacip oldu bize! (1)

Ey aramıza gönderilen elçi! Şüphesiz ki Sen, itaat edilecek bir işle bize geldin, (2)

diyerek, medeniyetin beşiği Medine Efendimiz'i bağrına basıyordu.

Beri tarafta ise, elindeki defe vurup ritim tutturan bazı insanlar:

- Bizler, Neccâroğullarının komşularıyız; ne mutlu ki Muhammed bize komşu oldu,

şeklinde sürûr neşideleri seslendirirken onlara yönelen Efendiler Efendisi şöyle mukabele edecekti:
-Allah biliyor ki, Ben de sizi seviyorum! (3)


1: İbn Kesîr, el-Bidâye ve'n Nihâye, 3/197. Bazı rivayetlerde bu neşidelerin Tebûk sonrasında Medine'ye girilirken terennüm edildiği bilgisi vardır. Bkz. İbn Kesîr, Sîre, 4/38

2: Muhibbuttaberi, er-Rıyâdü'n-Nadıra, 1/480. Bazı âlimeler, sözü edilen neşidelerin, hicret sonrasında Medine'ye ilk girişte değil de, Tebük Savaşı'ndan dönüşte söylendiğini anlatmaktadır. Konuyla ilgili rivayetler birleştirildiğinde bu beyitlerin her iki zamanda da söylenildiği anlaşılmaktadır. Bkz. İbn Kayyim, Zâdü'l-Meâd, 3/10; Mübârekfûrî, er-Rahîku'l-Mahtûm, 162

3: İbn Mâce, Sünen, 1/612 (1899)

Kaynak: Gönül Tahtımızın Eşsiz Sultanı Efendimiz (s.a.v) -1-, Bidâyetten Bedir'e, sayfa 562, Reşit Haylamaz, Işık Yayınları 2007



Hiç yorum yok: